9 Mayıs 2015 Cumartesi

Antinomiler


Daha anlaşılır bir biçimde ifade etmek gerekirse;

Muhakeme sürecinde, birbiriyle çelişken, ama aynı zamanda eşit derecede sağlam iki çıkarsamanın ortaya çıkmasıdır.

Antinomi kavramı, daha Antik Çağ'da bile bilinen ve kullanılan bir kavramdı. ( Örn Platon, Aristotales, vs) Onlar, "aporia" terimini bu anlamda kullanarak, "karşıt muhakemeler arasında eşitlik"i ifade etmişlerdir.

Şu meşhur, kaplumbağa ile koşucu Aschilleus hikayesinden, koşucunun mantıken kaplumbağayı asla geçemeyeceği ve hareketin imkansızlığı  "hükmünü" çıkaran Elea'lı Zenon da, "aporia" terimini benzer anlamda ( hareket ve çokluk hükümlerindeki çelişmeleri ifade etmek için) kullanmıştır.




O çağda ele alınan bu ve benzeri antinomileri bir çoğu, günümüzde artık "semantik antinomiler" kategorisinde kendilerine yer bulmaktadırlar. Yani daha çok dil içinde, belirli bir dile ait ifadeleri "nesne" olarak ele alan önermeler içinde ortaya çıkan durumları ifade ederler..

Bunlardan en meşhur olanı, Milet'li Eubilides'e atfedilen sahte antinomidir. Bu antinomi şöyle formüle edilir; "( Parantez içinde okumakta olduğunuz bu cümle yanlıştır : )


 
Bu tür,  semantik antinomiler teşkil eden durumlarda yapılacak şey, (ya da çözüm) dil-ötesi, objedil gibi alanlarda uğraşı vermekle sağlanabilir.


Öte yandan, sonraki dönemlerde, örn. skolastik mantıkçılar ve takipçileri, antinomilerin formülasyonu ve analizine bi hayli kafa yormuş ve büyük önem vermişlerdir.

Belki tam da bu noktada, ismini anmadan geçemeyeceğimiz filozof ise; toprağı bol olsun, fakültede tıbbi deontoloji ve etik kürsüsü başkanlığı yaparken derslerini büyük bir keyifle dinlediğimiz Prf. Dr. Fuat Aziz Göksel'in en gözde filozof'u olan: Immanuel Kant'tır.

İsmini anmadan geçemeyeceğimiz dedim, çünkü Kant için antinomi , başka hiçbir filozafta göremeyeceğimiz kadar önemli bir yer tutmakta,ve  antinomi'yi en derinde, kendi felsefesinin temel tezini doğrulamak için kullanmaktaydı.


Neydi bu temel tez?

Şuydu; Kant felsefesine göre, müdrike (yani bilme yetisi, entelekt, us'a vurma gücü vs) duyumsal deneyim sınırlarını aşamaz ve "kendinde- şey"i ( res per se) kavrayamaz.


İşte Kant, "saf aklın antinomileri" noktasında böylesi teşebbüslerin, bilme ve anlama noktasında zihni çelişmeye götürdüğünü, çünkü hem Tez'i, hem de bu Tez'in inkarını (yani anti-Tez'i) ispatlanabilir kıldığını söyler.

Söz konusu "saf aklın antinomileri" ise şunlardır;

1) Evren sonludur- Evren sonsuzdur

2) Bölünmez parçacıklar (atomlar) vardır- Bölünmez parçacıklar yoktur ( her bütün basit parçacıklardan müteşekkildir- basit olan hiçbirşey yoktur)

3) Dünya başı bozukluk içindedir - Dünya başı bozukluk içinde değildir

4) Evrenin bir ana sebebi vardır- Evrenin bir ana sebebi yoktur

5) Bütün süreçler/ aksiyonlar nedenselliğe tabidir - Nedenselliğe tabi olmayan süreçler de vardır

6) Mutlak bir asli varlık vardır - Mutlak bir asli varlık yoktur

7) Insan özgürdür - Insan özgür değildir

Vs..vs...

Bu antinomiler üzerine , Kant felsefesi bağlamında ayrı bi makale yazılabilir ve tartışılabilir. Ancak şu anki başlığımız "antinomiler" olduğu için, şimdilik buna girmiyorum.

Ama başlık ile ilgili olması nedeniyle, şunu söylemek durumundayım;

Kant'ın antinomileri , günümüz/ modern formel mantık antinomiler içinde yer almaz/alamazlar.

Çünkü bu antınomilerin ihtiva ettiği tez ve anti-tezler, "mantık" bakımından doğru veya yanlış olarak "temsil" edilemezler.


Son olarak;

Semantik olanları bir kenara bırakacak olursak, Antinomi, bir kimsenin düştüğü sübjektif bir hata demek değildir.

Bilakis, bilme sürecinin diyalektik tabiatına, özellikle de form ile muhteva/ içerik  arasındaki çelişkiye dayanır.

Antinomi, bir muhakeme sürecinin belirli bir formülasyonu ( ki bu formülasyon tam olarak kavranamamış  olabilir , fakat aslında her zaman vardır) çerçevesi içinde ortaya çıkar. Ve bunun böyle olması ise, o formülasyonun sınırlılığını ve yeniden düzenlenmesi gerektiğini gösterir.

Antinomi'nin çözülüşü ise, daha yeni ve daha tam bir formulasyonun, yani ifade edilen muhtevaya/ içeriğe daha uygun düşen bir formulasyonun ortaya çıkması demek olur.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder