...ve aylardır boş beleş yerinde duran havuz: nihayet dolmuş.
Balkon desen..o başka seviye.
Akşam karanlığında, boş beleş yerinde...
Ve yüksekliği balkonun, aylardır.
Oysa rengarenk motiflerle bezeli kanatlarını çırparak havalanan, lakin organize bir hareket olarak tanımlanması pek de olası olmayan.. en azından böyle bir his oluşturmayan, kelebekler.. Çok değildi. Ama balkon ve yüksekliği.. Hepi topu dört beş...Farklı istikametlere yönelirken görünmez duvarlara çarpıp sekercesine uyandırdıkları kırınımlar, ve sanki birbirleriyle yarışır gibi.. uçuştular.
Kıvrım demek doğru olmaz..
Zig-zag yetersiz kalır, söylemekten imtina etmek lazım.
Bellek alt kırınımlarla dolu olsa da.. Çağrışım onun üstü. Serçenin gagasıyla yuvaya taşıdığı, her bir yeni kıymık..Yapı.
Kelebek yoktu.
Lakin her kelebek, suyun üstünde sekip nihayetinde batan taşlar gibi yassı, havalandı.
Uçup gittiler, izleri anımsayışıydı farklı uzaklıkların.
Ve balkon yeterince.. ya da eyvallah..yüksekti olması gerektiği kadar.
-Yerden mi abi?
-Yok.. Su'dan
-Yüzmek mi diyorsun yoksa?
-Yüzmek?!! Deget allahınıseversen, esamesi bile okunmaz, bahanesi bile sayılmaz, hoşluğu veren sadece suyu görmekti belki.
Ama yine de..
Alacanın da ötesinde bir karanlıkta, balkonun su'dan yüksekliğiyle kısmen tepeden sayılabilecek ve bir bakışta içini doldurduğu nesnenin mermer taşlarla örülmüş kenarlarından birine yakın bir mesafede kıpraşan, minik ve ritmik bir dalgalanışı farkedilmek için..Gerekli olan şey ışıktı ve o da vardı.
Bahçe lambalarına neden karpuz denildiğini anlamak zor değil, ama her seferinde gülmekten alıkoymam kendimi.
Neyse ama, mevzu başka;
Karpuzdan yansıyan ışığın suyla buluştuğu bileşkede titreşip duran bir hat.. örümcek ağının sudaki aksi mi desem.. bitmek ve durmak istemeyen bir model.. çizgi.
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjJcxlsi88BjVydi3asSAlHfpFBv-HcCzAmnteYP-jUoEjgf36PEk3JpIxIDfRvVsJ98r3G7pnE58XNi5_P5k_R1lGE7qBUrD_CoLzi1HqcUYAjWNrA9Ha_x_bzbRIeCmHzFUz0OSLWPYC6/s1600/BOCUK.jpg)
Milimetereden fazla, santimden ufak.
Halkalar.. lanmalar..
İn aşağıya.
İnmeden duramadım.
Önce limon ağacından bir yaprak kopardım.
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizec545OSp1CImqKO_7FDdCtg_ktOPnroaF5BRkq-7jR113A_fPfcwChOzfTdRvAM86pS1hmip36ZIG6J5e7FHp-6xlvaxpqmVckNQ9LJdbu4JhEg7YEBGv1rxC0Uyh6bCczO-P2LUQ9rJ/s200/kin-kanatli-bocek.jpg)
Arada bi atraksiyon yapıp kediyi mama bahanesiyle mekandan uzaklaştırdım..
Eve geldim. Zaten dışarı terlikle çıkmıştım. Bir kaç böcek fotoğrafı aradım... Mesela işte, buna benzer bişeydi...
Sonra oturup, Godot'u beklerken'i anımsadım.
Şapkam olsa sabaha kadar çıkarıp içine bakabilir.. ya da içinde birşey var mı diye tepesine vurabilirdim.