Bu konuda Marks; "Bütün mitolojiler, tabiat kuvvetlerini muhayyileyle bertaraf eder, birbirine ve karşılıklı bağımlaştırır ve oluşturur" der.
Yani Marks'ın deyişiyle mitoloji, tabiatın bilinçsiz* olarak yeniden yaratılmasıdır aslında.
Ve burada tabiat, sadece doğa değil, içinde toplum da olmak üzere maddi olan herşey anlamındadır.
Zaten antik toplumdaki dünya görüşlerinin pek çok yanları, mitoloji'de anlamını bulmuş karşılıklarıyla izlenebilir.
Miras-ı muhayyile.
Hemi de "üretilmiş" somutla.
Daha değişik bir şekilde söylemek gerekirse;
Bugün mitolojik imajların, çeşitli branşlarda ve sanatlarda sıkça ve halen kullanılmasının altında, belki de -ya da bana göre- doğayla birlikte toplumun bu yeniden yaratımının "artistik" mirası yatmaktadır.
Alt kırınımları bambaşka ve kapsamlı bir yazının konusu bile olabilir.
Ama reddi miras?
Hele ki cahiliye, hele ki tahrif, hele ki sapkın, hele ki gönül gözü zartı zurtluğunda..
Vah vah..
Vah vah..
İşte şimdi şu yukardaki fotoğrafa bakıp "harem" filan zannedebilir insan.
Mazallah
:)
Oysa Jung'a göre mitolojik göstergeler kolektif bilnçdışının ürünleridir. Walla öyle diyo :))
YanıtlaSilNeyse, sonsuz'da "sosyolojinin termodinamiği" adı altında bir tarrtışma dönüyor ve seni özlüyoruz.
Ne yazacağımı bilemedim bir an, tşk ederim:)
YanıtlaSilÖzleyenler sağolsun, ama gerisi için yorum yapmayacağım.
Jung'a gelince.. Boşver onu, asıl jaspers ne demiştir kimbilir, sınır durum ve şifrenin kırıldığı an filan.. Achill mesela, he he:)
YanıtlaSil