26 Eylül 2016 Pazartesi

hidayet'in kurnayla ilişkisi

Ne bir çocukluk anısı..

Ne mizah.

Ne bir kesit, iğdişi dumurla bezedeği yaşamından ( başka kelime bulamadım)

Sorsan der ki;


Günaha bulanmış gençliğim..

Laf geçiremediğim nefsim ( aslında söylemek istediği: çüküm.)

Şükür ki kurtuldum, aydınlandım, doğruyu, hakikati! buldum..

Haaa..

Ayrıca aklı(!) kullandım!..

Adamın CV'si bundan ibarettir işte.



Yoksa ne kağıt üzerinde afacan bir korsan gibi yüzdürdüğü suluboya fırçası, ne meraklı şekillenişlere gebe bir parça hamur..

Yoktur.

Ya da kumpanya çadırında kıpır kıpır..

Çocuk yaşta yanağından makas alan o büyülü, safiane kadın..

Yok.

Sanki doğaya hiç bakmamıştır.

Usul usul yol almaya çalışan bir salyangoz'un, periskop gibi yükselttiği gözleri..Veyahut bir kirpinin sırtıyla tezat teşkil eden o neşeli yüzü, hiç yer almamıştır belleğinde.

Zaten bunlara salyangoz desen;

Mahallesinde sattırmayacağıdır anlayacağı.

Yok işte.

Yoktur bunların hiçbiri.

Çünkü o bi kere erdi ya hidayete..

Büyük işlerin adamıdır artık.

Kainatı okur, ilişki uzmanıdır, ahlak pehlivanıdır.

Kelime kökü mühendisliği de cabası.

Hiç olmadığı ve belki de olamayacağı ne varsa..

Hepsinde icra makamı.

Hay maşallah.

Lakin gün geçmiyor ki, bunca "hakikate" vakıf oldukları halde bi türlü laf geçiremedikleri kamil çükleriyle sahne almaktan imtina edebilsinler..

Birisi, salyangoz sattırmadığı mahallesinde 13 yaşında çocuğu minibüsüne atıp tecavüz eder.

Öbürü baldıza atlar.

Beriki şort giydi diye gençecik kıza uçan tekme sallar.

Manifesto da hazırdır;

Kadın kendini bilirse, örtünecektir zaten.

Hani "aklı" kullanmak gerekiyordu ya..

O hesap.

Gerzeklerin kurumuş ekmeğine kaldık yine..

Tıpkı 29 yıl öncesinde zihnimde kalan bir enstantane gibi.

İskenderun Soğukoluk yaylasında.. ne kadar varsa kerhane pavyon filan.. hepsini  öğretmenevi'ne çevirdiydi Kenan Evren..

Ve ben henüz 14 yaşındaydım ki, bir kaç günlüğün konakladık bu otellerden birinde, babamla birlikte.

Görevli bize odayı gösterdi.

Odada banyo da vardı.

Adam şöyle bir baktı, oracıkta gözüne bişey çarptı.

Sonra döndü babama, "Abi görüyor musunuz?" dedi..

-Neyi?

(kurnayı işaret etti)

-Eee?

-Zina etmenin günahından korkmuyorlarmış ama, gusülsüz kalmanın günahından korkuyorlarmış baksana!..

!

Adamın kurnayla ilişkisi buydu..

İhtiyacımruhunaeysuylayıkanmışbeden.

Çünkü neden?

Aklını kullanmıştı da ondan.

3 yorum:

  1. Hidayete ermiş allahın sevgili kulu olmak :)
    İşte bu naciz kul :
    http://www.a9.com.tr/izle/219448/Adnan-Oktarin-Sohbetlerinden-Secme-Bolumler/Bagnazlar-kadini-ezmeyi-kiyafetine-karismayi-ahlak-zannediyorlar-

    YanıtlaSil
  2. Maşallah, kırkbir kere maşaallaah, ikna nelere kaadir :)

    YanıtlaSil
  3. İkna yanlış olmuş, "akıl" demeliydim aslında. Sözüm ona felsefi yardırırken "aklın iflası", ama icabında böylesi cingöz bi vadeli hesap açma. Akıl bile işine gelene iflas ediyor ya, bitiyorum bu konkordataya :)

    YanıtlaSil