6 Eylül 2016 Salı

violeta parra

1917'de fakir ama sanatçı bir ailenin çocuğu olarak doğan, küçük yaşta geçirdiği ve şiddetli seyreden su çiçeği nedeniyle yüzünde oluşan kalıcı izler daha sonra kendiyle özdeşleşen, erken çocukluğundan itibaren annesinden, müzik öğretmeni olan babasından ve şair akrabalarından öğrendiği halk türküleriyle birlikte 11-12 yaşlarında ilk bestelerini yapmaya başlayan, genç yaşta şili komünist partisine katılan ve 1967'de sonlandırdığı hayatı boyunca victor jara, inti illimani, qualipayun, sergio ortega, luis advis gibi güney amerika ve şili müziğinin pek çok önemli ve büyük isminin kendisine gerek folklorik anlamda kaynak kişi gerekse besteleriyle başvurduğu sanatçı.


Aslında violeta parra'nın kendi kayıtlarına bakarsanız, ilk bakışta sanki eline ukelele'yi alıp dımbır dımbır yapmaktan öte bir numarası olmayan (ya da eeeh işte ayarında filan) bir tip gibi görünebilir.


Bu haliyle, bir elazığ ya da kerkük türküsünün otantik halini yöresel bir sanatçının bağlamasıyla bozuk düzen çalıyor(muş) görüntüsünün latin amerika versiyonu gibidir.



Yani işte..

Merakları ve beklentileri, cetvelle dümdüz çizilmemiş olanlar içindir.


Ses'in altında akan su'yu farkedenler, kendi bardağını uzatıp hele bi de ben içeyim der.

Gracias a la vida !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder